Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | tavuk eti | chicken i. | ||
The second course has chickpeas, chicken, meat, sausage and potato. İkinci yemekte nohut, tavuk, et, sosis ve patates var. More Sentences |
||||
Genel | tavuk eti | fowl i. | ||
Gastronomy | ||||
Mutfak | tavuk eti | volaille i. | ||
Mutfak | tavuk eti | poulet i. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | tavuk/hindi/ördek eti | fowl i. |
Gastronomy | ||
Mutfak | yanında sos ile servis edilen, bol yağda kızartılmış paneli tavuk eti | tender i. |
Mutfak | japon mutfağında, doğranmış dana eti, tavuk, karides veya sebze gibi yiyeceklerin ızgarada pişirildiği bir teknik | teppanyaki i. |
Mutfak | japon mutfağında, doğranmış dana eti, tavuk, karides veya sebze gibi yiyeceklerin ızgarada pişirildiği bir teknik | teppan-yaki i. |
Mutfak | kemiksiz tavuk eti | boneless chicken meat i. |
Mutfak | pişirmeye uygun olgun tavuk eti | hen i. |
Breeding | ||
Hayvancılık | kuzey amerika'ya özgü yumurtası ve eti için yetiştirilen orta boylu evcil tavuk ırkları | wyandotte i. |